İran Şahı Pehlevi Balikesir’de...
Onunla beraber merasim kıtalarını dolaşıyorlar. Her sınıftan bir bölük görüyorlar; sıra benim makineli bölüğe geldi. Daha önce askere öğretmiştik. (acemi) kelimesini kullanmiyacklar, bunun yerine (yeni asker) diyeceklerdi. Çünkü (acemi) tabiri İranlılara hakaret olurmuş. . Önde şah hemen yanında Ata, biraz arkada da ben bölüğün yanından geçmeye başladık ve nihayetteki yeni satın alınan bir kır katırın önünde durduk. Er tekmile başladı: - Adim Mehmet oğlu İbrahim, memleketim Ayvacık, hayvanın numarası 341, ısırmaz, tepmez, adi. . derhal aklima geldi. hayvan yeni olduğu için erler ona (acemi) ismi vermişlerdi. ere elimi göğsüme koyarak dikkat etmesini işaret ettim. bana hakti ve biraz durdu ve cvap verdi: - adi... yüzbaşidir, komutanim... . şah farkina varmadi, yürüdü, büyük adam durdu. kulağima: - bu hayvanin gerçek ismi nedir? dedi. - acemi’dir, paşam, dedim. ibrahim’e bakti, onu sözdü, yanağini okşadi ve emir verdi: - bu çocuğa bir ay izin verin. yaverden yol harçlliğini alirsiniz, dedi ve ayrildi. n. a. banoğlu, yayinlanmiş belgelerle atatürk, siyasi ve özel hayati-ilkeleri, 2. baski, ist. , 198, s. 292