Sarayburnundaki büyük eğlentide, 9 Ağustos 1928 akşamı, etrafını saran halka hitaben, ilk defa harf devrimini açıklayarak yeni harflerin kaubl edilmesi lazım geldiğini belirttikten sonra: -Bir milletin yüzde onu, yirmisi okuma yazma bilir de, yüzde seksen, doksanı bilmezse, ayıptır.Bu millet utanmalıdır.Ama Türk Milleti utanmak için yaratılmış bir bmillet değildir.İftihar etmek için yaratılmış, şanlı şerefli […]Read More
Yahya Galip anlatıyor: Mustafa Kemal, Ankara’ya geldikten bir müddet sonra, garip bir rüya görmüştür. Rüyasını ertesi günü, bana şöyle anlattı: -Bilmediğim bir yerde, otomobilim ansızın durdu! Güya, düşman saldırıya geçmiş. Biz İnönünde, bir muharebe vererek düşmanı bozguna uğratmışız. Şimdide, ikinci defa olarak gene İnönünde çarpışıyormuşuz. Otomobilim, o bilmediğim yerin önünde durunca siz karşıma çıktınız ve […]Read More
Atatürk İstiklal Savaşı için Anadolu’ya geçtikten ve Erzurum Kongresini yaptıktan sonra Sivas’a dönmüş; orada ikinci kongreyi açmıştı. Bu sırada lise binasında yatıyor, çalışıyor; toplantılar yapıyordu.En basit ihtiyaçlarını bile temin edecek halde değildi; bazı geceler sabahlara kadar küçük petrol lambasının cılız ışığında çalışıyordu. Bir aralık padişahın ona lise binasından çıkamsını emrettiği, baskın yapılacağı, yakalanıp asılacağı hakkında […]Read More
Şam’da geçen bir olay, Mustafa Kemal’in nasıl bir disiplin ve hayat adamı olduğunun eşi olmayan bir örneğini vermektedir. Bu olayı, fecti ati ( 1908 Meşrutiyetinden sonra kurulan bir edebiyat ekolü) ekolünün şöhreti edibi rahmetli Cemil Süleyman’dan dinlemiştik. Aynen naklediyoruz: ”Mustafa Kemal Şam’da iken çalışkanlığı derecesinde eğlenmesini de seven bir askerdi.Herkese kendini sevdirmiş ve saydırmıştı.Onun bulunduğu […]Read More
Her tarafta, herkesin içinde kalmış bir soru vardır ki, hala zihinleri yorar ve dilden düşmes: ikinci dünya savaşı’nda Atatürk sağ olsaydı acaba savaşa girer miydi? Ben şahsen şahid olduğum olaylara dayanarak diyorum ki Atatürk savaş aleyhtarı idi ve bizi kesinlikle savaşa sokmayacaktı, hatta belki dünyayıda bu savaş felaketinden koruyabilecekti. Bir örnek: bir gece Çankaya’da huzurlarında […]Read More
Atatürk’ün din telakkisini kati olarak pek az kimse öğrenebilmiştir.Orman çiftliğinde başbaşa kaldığımız bir gün, din hakkında ne düşündüğünü sordum.Bana dedi ki: ”Din vardır ve lazımdır.Temeli .ok sağlam bir dinimiz var.Malzemesi iyi fakat bina, uzun asırlardır ihmale uğramış.Harçlar döküldükçe, yeni harç yapıp binayı takviye tmek lüzumu hissedilmemiş.Aksine olarak, bir çok yabancı unsur,(tefsirler,hurafeler) biayı daha fazla hırpalamış.Buhün […]Read More
Askerlik erişilmezliğini bütün hayatı boyunca katıldığı savaşlarda ispat etmiş bulunan Atatürk’ün, ordu mensuplarına karşı beslediği sevgi ve ordu hakkındaki fikirleri elbette tarihimiz ve düya askerlik tarihi için üstün kıymet taşır Bir nokta vardır ki, bununla Türk Milleti olarak sonsuza kadar gurur duyacağız, o da Atatürk’ün Tür Askeri hakkındaki imanıdır ”Bütün dünyanın milletlerini tanırım ve muarefem(=tanışmam), […]Read More
Sakarya Savaşına kaburga kemikleri kırık bir halde gitmişti. Hatay davası günlerinde, onu ebediyyen aramızdan alacak hastalığın acıları içinde idi. Yalnız ve yalnız milletini düşünen emsalsiz insan, bu zaferi de başaracaktı, çünkü söz vermişti.Bu söz verişi Hatay’ın bağımsızlığı sağlandığı zaman devlet başkanı olan Tayfur Sökmen şöyle anlatmaktadır: ”Aziz Türk Milletinin büyük evladı Atatürk’ü 1921 yılında tanıdım.Ziyaretimizin […]Read More
Milli Mücadelenin en buhranlı devreleri, mecliste milli mücadeleyi aksatacak muhalefet akımları var.Bütün bunlar Gazi’nin serbest hareketine engel oluyor.Selahaddin ve Kara Vasıf Beylere bu şekilde hereketlerinin sebebini soran Gazi, şu cevabı alıyor: –Bizim vazifemiz siyaset yapmaktır. Gazi’nin cevabı: –Bizim ve milletimizin vazifesi de topraklarımızda bulunan düşmanı süngülerimizle kovmaktır. N. A. BANOĞLU, YAYINLANMIŞ BELGELERLE ATATÜRK, SİYASİ VE […]Read More
İstiklal savaşının en karanlık günleriydi; ana yurdun en verimli yerleri düşman çizmeleri altında inliyordu.Milletin bütün kuvvet kaynakları kurumuş dışarıdan ve içeriden ihanetler birbirini kovalamıştı.Herkes: -Türk öldü! Diyordu Türkiye’nin de Afrika ve Asya’daki esir memleketler arasında katıldığı sanılıyordu.Asırlarca Türk’ün egemenliği altında yaşayan milletler onun son varlığını yağma ediyorlardı. En akıllı görünen birçok yurtdaşlarımız İngiltere’nin veya Amerika’nın […]Read More