HAKİKİ İNSAN

Atarürk, muhtelif vesilelerle maiyetinde çalışan kimselerin samimiyet ve sadakatlarını imtihan etmesini gayet iyi bilirdi.İnsanların haliet-i ruhiyesini, niyet ve emellerini teşhis ve temyiz etmekte şelaleler saçan bir zekaya malikti.

O büyük insan, bir gece Çankaya köşkündeki bir ziyafetti devrin vekillerinden maruf bir zara şöyle bir sual sorar:

-Beni hakikakten sever misiniz?

Muhatabı hemen cevabı yapıştırır:

-Sevmek ne kelime Atam, taparım!”

-Peki her dediğimi de yapar mısınız?

-Derhal

Atatürk, bu sö üzerine belinden tabancasını çıkarır ona uzatır.

-Öyleyse, al tabancamı, sık kafana…”

-Aman Atam der, herhalde benimle şaka ediyorsunuz.Benim ölmemi istemezsiniz.

Meseleyi anlayan Atatürk, yeleleri kabaran bir aslan mehabetiyle dışarıda hizmet eden askeri yanına çağırıp aynı sualleri sorup, cevabını aldıktan sonra, karşısında toroslardan kopmuş bir kaya parçası gibi duran bu bağrı yanık anadolu çocuğuna tabancasını uzatıp kafasına sıkmasını emreder.Aslan mehmetçik, bu emri bilatereddüt yerine getirir, fkat kendisine birşey olmaz.Çünkü, Atatürk, daha önce tabancasındaki merminin kurşununu çıkarmıştır.

İşte o zaman, Atatürk yanındakilere şöyle der

-Beni ve vatanı seven hakiki insanı gördünüz mü?

Ruhu şad olsun

ATATÜRK’ÜN NÜKTELERİ-FIKRALARI-HATIRALARI, SH 17

 

 

 

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.