Atatürk’ün meşhur bir saat hikayesi vardır.Çanakkale’de, göğsünün sol üst cebindeki saate bir kurşun isabet etmişti..Bu fıkranın birkaç türlüsünü dinlemiştim.Fakat şimdi anlatacağım değişik şeklini, bir izci kafilesini Çanakkale harp sahasını gezmeye götürdüğümüz zaman bize klavuzluk eden bir jandarma yüzbaşısından ve tam olayın geçtiği ”Kemal yeri” nde dinledim:
Askerlikte aranan en mühim sıfatlardan biri, ”çabuk karar verme ” denilen meziyettir.
Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal, Kocaçimentepe’nin ön kesimindeki dalgalı sırtlara kadar ilerledi.Burada bir gözetleme müfrezesi vazife görüyordu.Komutan, müfreze komutanının yanına sokuldu:
–Yakında düşman var mı? Diye sordu.
Teğmen, tereddütsüz cevap verdi:
-Hayır, paşam, yoktur!…
Mustafa Kemal, bu teminat üzerine ayağa kalktı, dürbünle ileri bakmaya başladı,İşte tam bu sırada birkaç tüfek birden patladı ve kurşunlardan bir, Mustafa Kemal’in göğsüne rastladı.Kurşun -Bahtiyar bir tesadüfle- göğüs cebindeki büyük saate çapmıştı.
Mustafa Kemal, haklı bir hiddetle takım komutanına çıkıştı:
-Hani düşman yoktu ?!.
Takım komutanı, anafartalar kahramanına aldırmadı bile.Askerlerine döndü ve yüksek sesle:
–Benim takım, süngü tak,Hücum!.. emrini verdi.
Yere yatmış olan takım, bir anda zemberek gibi boşandı; marş marşla hücuma geçti; az ileride, arazinin dalgalı olluşundan faydalanarak gizlice yakına kadar sokulmuş olan bir keşif mangası tepeledi ve tekrar eski hailne döndü.
Mustafa Kemal’in hiddeti kalmamıştı yattığı yerden bu manzarayı zevkle, gururla seyrediyordu.
RIZA RUŞEN YÜCER
BANOĞLU, AGE, S. 226-227