İcra vekili heyer reisi ( başbakan) sıfatıyla Lozan’da delegeler kurulu başkanlığında tebrik telgrafı gönderdikten sonra ertesi gün meclis başkanı Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte, Çankaya köşküne giderek, Mustafa Kemal Paşa ile buluştuk.yemeği orada hep birlikte yedik.Sofrada Latife (Uşaklıgil)Hanımda vardı.Barış sorunları konuşurken, Paşa:
-İsmet (İnönü) de londra’dan yola çıkmış, geliyor, deyince, gülümseyerek:
-Evet öyle… Bende müsaenizle gidiyorum, dedim ve anlattım:
-Lozan’da yazdığı telgraflar ve aldığı durum dolayısiyle, konuştuklarımız belli… Gerçi onun yalnız beni değil, taşlamalarına sizi de, bakan arkadaşları da amaç edindi ve zaman icabı bunu hoş görmemiz gerektiğini söylemiştiniz.Ama, ben ne olursa olsun, bir daha İsmet Paşa ile yüzyüze gelmem ve artık onunla imkanı yok çalışamam.Barış antlaşmasını imzalamış olduğu gibi, bunu uygulama işini de ona bırakmak doğru olur düşüncesindeyim.
Mustafa Kemal paşa şaşırdı.
-Demek onu karşılamaya gelmeyeceksiniz?
-Hayır, dedim.Beni mazur görün, bunca yersiz taşlamalarımdan sonra,artık İsmet paşa ile karşı karşıya gelemem… Yarın Sivas’a seçim bölgeme gidip biraz dinleneceğim.Zaten Meclis’te yok..
Üzüldü ve gayet samimi görünen, yumuşak bir sesle:
-Raufçuğum, dedi, ne söyliyeyim bilmem ki, haklısın… Bu çevre adamı ahlaksız yapıyor.
-Paşam, üzülme, dedim, Bir düzine ahlaklı adamla sen bu memleketi kusursuz yönetirsin.
Bu, Mustaf Kemal Paşa ile son görüşmemiz oldu.Sofradan kalkınca, biraz ayaküstü, fakat artık bu konulara değinmeden, görüştük ve kucaklaşarak vedalaştık.
ARIBURNU, AGE, S:306-307