Milli mücadele henüz bitmiş, ordularımız meriç ısnırına dayanmıştı.Çankaya’da oturuyorduk.Atatürk’ün Selanik’te çocukluk arkadaşı Nuri Conker dedi ki: -”Paşam ne duruyorsun? Herşey elinizde.Selanik’teki eviniz boş duruyor.Bir sözünüzle orada oturabilirsiniz; size kim engel olabilir?” Atatürk, hepimizin yüzüne baktı ve şunalrı söyledi: -”Böyle bir hareket bütün Avrupa’yı aleyhimize birleşmeye sevkeder.Büyük bir mücadele iyi bir biçimde sona erdi.Tehlikeli bir maceraya […]Read More
1924 yılının ilkbaharıydı.Erzurum ve Pasinler de depremde birçok köylerin evleri yıkılmıştı.Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler’e gelen Ata, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı: -Depremden çok zarar gördün mü baba? Diye sordu.Ata , ihtiyarın şüphesini görünce, tekrar sordu: -Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? İhtiyar, kürt şivesiyle: -Valle pedişeh bilir, dedi! Atatürk gülümses. Yumuşak […]Read More
Diyarbakır’da paşa kumandandı.Ben de emir subayı idim.Babam, paşa’nın içtiğini duymuştu.İzinden dönerken bana: -Bir damla bile içersen hakkımı helal etmem, dedi.Döndüm.Karargaha vardığım akşam Mustafa Kemal paşa yakın subaylarıyla sofrada oturmuş içiyordu.Bana da kadeh koydular.Ben içer gibi yapıp vakit geçiriyordum.O vakit baş yaveryi olan Cevat Abbas, usulca paşa’ya eğildi: -Paşam, Nesip içmiyor, atlatıyor, dedi. O vakit Mustafa […]Read More
İçişleri bakanı Şükrü Kaya, Çanakkale bölgesini denetlemeye giderken Atatürk şöyle diyor: -Çanakkale’yi ziyaret ettiğin zaman aziz şehitlerimizide ziyaret edeceksin.Bu görevi yapacağına kuşkum yok.Yalnız asıl bir nutuk söyleyeceksin! Ben söyleyeyim; burada yatan aziz şehirlerimiz sizi, saygı ile anıyoruz,diyeceksin.Mehmetçik anıtının başında hat ve huzur içinde yatınız, diyeceksin.Siz, olmasaydınız, siz göğsünüzü çelik kalelere siper etmeseydiniz, bu boğazlar aşılır, […]Read More
Olay, harp okulunda geçmiştir: Öğretmen cümlesini henüz bitirmemişti ki, kapı birdenbire açılarak Atatürk yanlarında yaverleri olduğu halde sınıfa giriyor. Öğretmen: -Kalk!… diye bağırıyor. Bütün öğrenciler çelik yaydan fırlayan ok gibi ayağa kalkıyor.Atatürk yavaş yavaş kürsü tarafına giderek oturmalarını emrediyor.Öğretmen, kendisini taktim ettikten sonra anlattığı dersin konusunu kısaca izah ediyor. Atatürk, gelişi güzel bir öğrencinin yanına […]Read More
Birçok kimsenin düşündüklerinin aksine Atatürk’e ve istediklerine muhalif fikir söylemek kabildi.Hatta samimi olmak şartıyla makbuldü.O’nun her dediğine kavuk sallayan ekseriye kendi samimiyetlerinden şüphe edenlerdir.Şu hikaya buna ne güzel bir misaldir. Atatürk bir Balıkesir seyahatinde kendisine milli mücadele’de yakın hizmetler etmiş bir kimsenin müracaatı ile karşılaştı.Bir mevzuda haksız olarak mahkum olduğunu söyleyerek şikayet etti.Atatürk: –”Haklısın, meseleyi […]Read More
Atatürk anlatıyor: -” Ben birinci dünya savaşında müttefiklerimiz için iyi sonuç vereceğine güvenmiyordum.Fakat olup bittikten sonra bulunduğum cephelerde savaşı başarıyla ulaştırmaya çalıştım.Diğer cephelerde ise sanki tersine yarışma vardı.Başkomutan vekili her hareketinde bir ordu gibi… O ve arkadaşları daha evvel türk milletini ve ordusunu olağan dışı bir duruma sokmuşlardı. Bu anlaşılmaz durum ordunun yabancı askeri kurulun […]Read More
Atatürk’ün asla kini yoktur.Bir kimseye ne kadar kızarsa kızsın, bir süre sonra affeder, olanları unutur, birdaha tekrar edilmesini arzu etmezdi.Bu yüzden civarındakilerden birçokları zaman zaman gözden düşer, sonra yeniden affedilir, yeniden eski mevkiini alırdı.Fakat asla göz yummadığı şey, bir kimsenin ekmeğiyle oynanmasıydı. Yeni hatflerin en büyük taassupla takip edildiği bir devirde bir seyehati esnasında bir […]Read More
Bu ana; oğluna daha beşik çocuğu iken, vatan ve millet sevgisini telkin eden ninnilerden başlamış, o’nu her çapında aynı akidelerde büyütmüş, köyde, şehirde tahsile sevketmiş ilim ve irfan aşılamıştı.yetişen, mevkiini bulan halaskar oğlunu o, Mustafa Kemal yapmıştı. Anasını ziyaretlerinin her birinde Atatürk o’nun mübarek elini büyük bir sayg ı ile öperdi.Sonra anasının karşısında o büyük […]Read More
Kasım 1918: Yıldırım orduları grubu komutanlığından çekilip İstanbul’a geldiği zamani ilk defa, o’nu meclisi mabusanda görmüştüm.İzzet Paşa kabinesi çekilmiş, yerine Damat Ferit gelmişti.Ahmaklığı mı hainliğinden, yoksa hainliğimi ahmaklığından daha üstün olduğunu saptamak kolay olmayan kozmopolit tatlısu frengi ruhlu sadrazam mütareke hümlerinin çiğnenmesine ses çıkartmak şöyle dursun, galip devletleri buna adeta kışkırtıyordu.Meclis, ümitsizlik ve tefrika içinde […]Read More