Atatürk, o’nun Napolyon, Yavuz, Fatih,Sezar, Washington gibi tarihinin meşhur adamlarına benzeten olursa kızardı. 1923’te Konya’da belediye reisi bir nutkunda bazı Fransızca kelimeler söylemiş, ”Fatih” yerine de ”Conquerant” demişti.Atatürk buna çok sinirlendi; ziyafetten sonra yanındakilere : -Kendimi zor tuttum! Deyince içlerinden biri sordu: -Kelimenin Frenkçe oluşuna mı kızdınız, yoksa manasına mı? -İkisine de… Ben fatih değilim, […]Read More
Bir gün Akşehir civarında bir köye gittim.Çok yağmur yağıyordu ve soğuk vardı.Kendimi belli etmeyerek, bir evin önünde duran kadına: ”bacı yağmur var, soğuk var.Beni çatın altına kabul edermisin?” Dedim. Hiç tereddüt etmeyerek buyrun dedi ve beni odaya aldı.Odada ateş olmadığı ve yeni bir ateşin yakılması uzun zamana bağlı olduğu için: ”İsterseniz bizim odaya gidelim.Orada hazır […]Read More
Atatürk sofrada her akşam ya önemli bir konuyu ele alarak konukları ile tartışır, ya da savaş anılarından söz açar, gözlemlerini anlatır, çeşitli yönlerden eleştirmeler yapardı. Bir akşam, Birinci Dünya Savaşında, dördüncü ordu konutanı bulunan rahmetli Cemal Paşa’nın yanlış tutumları üzeride duruyor ve yurda çok pahalıya mal olan bu tutumları üzüntü ile anlatıyordu. Bir aralık, konuşmaları […]Read More
Milli mücadele’den sonra İzmir’i ziyaret ediyordu.Naim palas oteli’nde bir ziyafette bulunuyorduk.Başka bir otelin bahçesinde çalan bandonun derhal getirtilmesini emretti.Biraz sonra, kendisine,emirlerini niçin yerine getirmediğimi şu suretle izah ettim: -”Paşam, halk bandonun etrafına topalanmış, neşe içinde dans ediyor ve eğleniyor.Bunu bozmak istemediğim için bandoyu getirtmedim.Af buyurunuz!” Bir an düşündü.”isabet ettin, dedi. Hiç bir zaman ve hiç […]Read More
Sakarya Meydan Savaşı Türk silahlarının utkusu ile sona ermiş, Gazi Ankara’ya dönüyormuş.Yirmi gün geceli gündüzlü büyük bir endişe ve karamsarlık içinde yaşayan Ankara’lılar, düşmanı yenen ordunun başbuğuna törenli bir karşılama düzenlemişler.Ankara garından başlayarak şehire doğru yolun iki yakasında dizilen hükümet ve meclis üyeleri, memurlar, öğrenciler, esnaf ve halk, gazi geçtikçe alkış tutuyorlar ve arkasına takılarak […]Read More
Dolmabahçe sarayında, bir akşam dr. Reşit Galip Merhum, maarif meselelerini tenkit ederken, milli eğitim bakanı Esat Bey hakkında biraz sert bir lisan kullanıyor.Atatürk: -Reşit galip, Esat Bey benim hocamdır.Soframda hocam hakkında böyle konuşmanı istemem. Deyince Reşit Galip tereddütsüz: -Burası sizin değil, milletin sofrasıdır.Vakız biz saraydayız ama, hocanız sultan hocası değildir.Cumhuriyette tenkit serbesttir, diye başlayınca Atatürk: […]Read More
Dolmabahçe Sarayındaki toplantılardan biri. Meşhur Paşalar da orada Gazi bir aralık yüksek rütbeli subaylara hitap ediyor: -Bana, kumandanın tarifini yapınız? Hepsi kararsız.İçlerinden biri cevap vermiş: –Bizler pes, siz söyleyin! Gazi tarif ediyor; -Kumandan yaratan demektir. Atatürk bir gün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde İstiklal Savaşlarının hesabını verirken şu mütalada bulunmuştu: -Türk yenildi derlerse inanmayınız. Yenilen kumandandır. […]Read More
Japon veliahtı gelmişti.Büyük ve mükellef bir ziyafet sofrasındaydılar.Atatürk bir aralık japon tarihinden sözaçtı ve bir meydan muharebesini anlattı. Japon veliahtı hayret etmişti. Atatürk tarihten mitolojiye geçti ve yine japon mitolojisinden konuştu. Veliahtın ağzı açık kalmıştı. Söz edebiyata intikal etti. Gazi: Japon şiirinin dünya edebiyatında çok büyük yeri vardır… diyerek meşhur japon şairlerinden mısralar okudu. Veliaht […]Read More
Erkanıharbiye mektebini bitirir bitirmez, staj bahanesiyle Şam’da V.ordu merkezine sürülmüştü.O sırada, mensup olduğu süvari alayı, havran’da patlak veren bir isyanı bastırmaya sevkedilirken, Mustafa Kemal, Şam’da alıkonmak istenmişti. Bu hareket, çok ağırına gitti.Kıtasiyle beraber sevkini istemek için, alay kumandanına müracat etti.Alay kumandanı: -Siz bu alayda stajyersiniz! Kumanda ettiğiniz bölüğün asıl kumandanı vazifesi başına geçmiştir.Harekata o gidecektir!.. […]Read More
İzmir zaferinden sonra trenle Ankara’ya dönmüştü.Vali daha önceki istasyonlardan birinde kendisini karşılamaya gitti: -Nerededi? Diye sordu. -Daha giyinmedi. Dediler Vali Atatürk’ün ahbabı idi.Biraz teklifsizliğe vurarak kompartıman kapısına kadar gitti: -Büsbütün çıplak değilsiniz ya efendim… dedi. -Hayır ceketsizim. İçeri girdi Atatürk: -Uyuyamadım, dedi, battaniye yastık koymamışlar.Koluma dayandım, ağrıdı.Setmemi yastık yapayım dedim, üşüdürm.Uyuyamadım kaldım. -Peki ama niçin […]Read More