Bu ana; oğluna daha beşik çocuğu iken, vatan ve millet sevgisini telkin eden ninnilerden başlamış, o’nu her çapında aynı akidelerde büyütmüş, köyde, şehirde tahsile sevketmiş ilim ve irfan aşılamıştı.yetişen, mevkiini bulan halaskar oğlunu o, Mustafa Kemal yapmıştı. Anasını ziyaretlerinin her birinde Atatürk o’nun mübarek elini büyük bir sayg ı ile öperdi.Sonra anasının karşısında o büyük […]Read More
Kasım 1918: Yıldırım orduları grubu komutanlığından çekilip İstanbul’a geldiği zamani ilk defa, o’nu meclisi mabusanda görmüştüm.İzzet Paşa kabinesi çekilmiş, yerine Damat Ferit gelmişti.Ahmaklığı mı hainliğinden, yoksa hainliğimi ahmaklığından daha üstün olduğunu saptamak kolay olmayan kozmopolit tatlısu frengi ruhlu sadrazam mütareke hümlerinin çiğnenmesine ses çıkartmak şöyle dursun, galip devletleri buna adeta kışkırtıyordu.Meclis, ümitsizlik ve tefrika içinde […]Read More
” Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’‘ emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz. Mustafa Kemal Keçiöeren’de yakın adamlarıyla Ankara’da son gecesini geçirdi.Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu.Yanındakilere: –”Taarruz haberini alınca hesap ediniz.Onbeşinci gün İzmir’deyiz” demişti. İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: -”Bir gün gün yanılmışım!” dedi FALİH RIFKI ATAYRead More
13 Nisan 1934 akşamı, edremi’te Orduevinde verilen yemekte İtalya olayları konuşulurken Atatürk şunları söyledi: ”Musolini bir maceraperesttir.Milletini bir uçuruma sürüklemektedir.Her tarafa saldırıyor.Beni Roma’ya davet etti. ”Antalya’da görüşelim” cevabını verdim.Bu adam yüzünden çok şımarmış olan millete bir ders vermeyi çok isterdim, mamafih yakında bir küçük millet onlara layık oldukları dersi verecektir, ve şunu da hatırlatırım ki […]Read More
Atatürk’e böbrek sancısı gelmeden, kendisini muayene eden doktor prof.Sabit Erdelhum anlatıyor.Atatürk zahmet ettiğinden dolayı kendisine teşekkür ettikten sonra: –”Bilgili muayene ve el koymalarınıza hazırım doktor!…’‘ buyurdular. Muayeneleri bittikten sonra sorduar: -”Nasıl buldunuz, doktor. . ” Teşhisim üzücü değildi.Fakat kendilerine bazı öğütlerde bulunmaya tıbbi zorunluluk vardı.Keyfiyeti kendilerine arz ettiğim zaman, tatlı tatlı güldüler ve bilhassa neyi […]Read More
Ölümünden iki yıl önce Atatürk’ün canına kıymak için kurulan bir düzen meydana çıkarılmıştı.Hem bu düzeni kurmakla suçlanan kimse ”Milli Mücadele” den veri Ata’nın yolunda çalışmış, sevgi ve güvenini kazanmış, birçok iyiliklerini de görmüş biri idi. Haber yurtta şaşkınlık ve tiksinme yaratmıştı.Herkes bunu konuşuyor, ”nasıl olur, nasıl olur!” diyor, bir türlü herhangi bir nedene bağlayamıyordu. Sanık […]Read More
Ankara hukuk fakültesi’nin açılışında, Atatürk şu hitabede bulunmuştu: ”Cumhuriyet müyeddiyesi olan bu ilmi müesseseyi açtığım şu anda duyduğum zevk-i maneviyi hiçbir teşebbüsümde duymadım…” Bir akşam yemeği toplantısındaydı.Kendisinin bu sözleriyle, Napolyonun Saint-helen’de sürgünde söylediği sözlerle karşılaştırmak istedi. ”-Paşam, dedi; napolyon da:(hakiki zaferim,şimdiye kadar kazandığım 40’tan fazla meydan savaşı deildir.Çünkü, bir zaferim var ki,onu hiç bir kuvvet […]Read More
Atatürk sofrada her akşam ya önemli bir konuyu ele alarak konukları ile tartışır, ya da savaş anılarından söz açar, gözlemlerini anlatır, çeşitli yönlerden eleştirmeler yapardı. Bir akşam, Birinci Dünya Savaşında, dördüncü ordu konutanı bulunan rahmetli Cemal Paşa’nın yanlış tutumları üzeride duruyor ve yurda çok pahalıya mal olan bu tutumları üzüntü ile anlatıyordu. Bir aralık, konuşmaları […]Read More
Milli mücadele’den sonra İzmir’i ziyaret ediyordu.Naim palas oteli’nde bir ziyafette bulunuyorduk.Başka bir otelin bahçesinde çalan bandonun derhal getirtilmesini emretti.Biraz sonra, kendisine,emirlerini niçin yerine getirmediğimi şu suretle izah ettim: -”Paşam, halk bandonun etrafına topalanmış, neşe içinde dans ediyor ve eğleniyor.Bunu bozmak istemediğim için bandoyu getirtmedim.Af buyurunuz!” Bir an düşündü.”isabet ettin, dedi. Hiç bir zaman ve hiç […]Read More
Sakarya Meydan Savaşı Türk silahlarının utkusu ile sona ermiş, Gazi Ankara’ya dönüyormuş.Yirmi gün geceli gündüzlü büyük bir endişe ve karamsarlık içinde yaşayan Ankara’lılar, düşmanı yenen ordunun başbuğuna törenli bir karşılama düzenlemişler.Ankara garından başlayarak şehire doğru yolun iki yakasında dizilen hükümet ve meclis üyeleri, memurlar, öğrenciler, esnaf ve halk, gazi geçtikçe alkış tutuyorlar ve arkasına takılarak […]Read More