Atatürk zaferden sonra iki ikinci defa Mersin’e gelmişti.İstasyon’da büyük bir kalabalık emsalsiz tezahürat yapıyorlardı.Karşılayıcılar arasında yanında iki köpeği ile bir konsolos da vardı.Atatürk’ün nafiz bakışları onu hemen görüvermişti.Biraz sonra konsolos yalnız olarak Atatürk’ün yanına sokuldu ve başyaver vasıtasıylar kendisiyle görüşmek istediğini söyledi.Bu arsuzu Atatürk’e bildirildi.Atatürk: -Fransızca bilmediğimi konsolosa söyleyiniz diye cevap verdi.Başkonsolos, başyaver vasıtasıyla şöyle […]Read More
Atatürk oldug bir kararı uygulayacağı zaman iradesi kükrediği kadar, dehası en kolay ve kestirme usülleri bulmakta müstesna bir hüner gösterirdi. Yeni Türk Alfabesinin ilk şekillerini kendisine götürdüğüm zaman ”Komisyonuni en aşağı beş yıllık bie geçiş devresi düşündüğünü” söylemiştim.Gazeteler önce birer sütunlarını yeni harflere ayıracaklar, yavaş yavaş sütun sayısı artacak sonunda bütün gazeteler yeni harflerle çıkacaktı.Okullar […]Read More
1932 yılı yazındaydık.İstanbul donanmış.Yer yerinden oynamıştı.Türk tarihinin hiç bir devrinde görülmeyen bir şeref halesi İstanbul’un Pembe ufuklarını yaldızlamıştı.Birkaç günden beri VIII. Edward ve sevgilisi Madam Simpson, Atatürk’ün ve Türkiye’nin en büyük misafiri sıfatı ile İstanbul’da bulunuyordu.İngiltere kralı, kendisine gösterilen samimi misafirperverlikten fevkalade mütehassis olmuştu. İki gün sonra Atatürk’le misafiri moda’da deniz yarışlarını; bulundukları geminin güvertesinden […]Read More
Bahçe mimarı Mevlüt Baysal anlatıyor: Çankaya köşkünde, bahçesini yapıyordum.Bir gün Atatürk, yaveri ve ben, bahçede dolaşıyorduk.Çok ihtiyar ve geniş bir ağacın Ata’nın geçeceği yolu kapladığını gördük.Ağacın bir yanı dik, bir sırt,diğer yanı suyu çekilmiş bir havuzdu.Ata, havuz kısma yaslanarak karşı tarafa geçti. Derhal atıldım: -Emredersiniz derhal keselim paşam. Bir an yüzüme baktı, sonra: -Yahu, dedi, […]Read More
Fransızlarla Hatay meselesine dair anlaşma yapıldığı günlerden biriydi.Hatay’dan dönüşünde Eskişehir’de kaldı.İereflerine orduevin’de bir şölen verildi.Şölende Eskişehirli bir genç aradı ve buldu.Ona Fransa hakkında bir şeyler yazdırdı ve okuttu.Bunda Fransızların savaşacak durumda olmadıklarından bahsediyordu.Son derece heycanlıydı.Yani, içildi.Milli oyunlara başlandı.Ata’mız biranlık bütbütün coştu.Zeybek havasına kendini kaptırdı.Atağa kalkarak oynamaya başladı.Coşkunluğu o dereceyi bulmuştu.Dizini yere vururken bir aralık sendeledi.Halk, […]Read More
Kasım 1918: Yıldırım orduları grubu komutanlığından çekilip İstanbul’a geldiği zamani ilk defa, o’nu meclisi mabusanda görmüştüm.İzzet Paşa kabinesi çekilmiş, yerine Damat Ferit gelmişti.Ahmaklığı mı hainliğinden, yoksa hainliğimi ahmaklığından daha üstün olduğunu saptamak kolay olmayan kozmopolit tatlısu frengi ruhlu sadrazam mütareke hümlerinin çiğnenmesine ses çıkartmak şöyle dursun, galip devletleri buna adeta kışkırtıyordu.Meclis, ümitsizlik ve tefrika içinde […]Read More
Atatür’e son model bir radyo hediye edilmişti o akşam radyoyu dinlemek ister, fakat oradakiler karıştırdıkça acyip sesler çıkar, bir türlü radyo işlemez.Atatürk, kenan Bey’i (Erginsoy) u çağırmalarını emreder.Kenan Bey gelir.Birazda tesadüfün yardımı olacak, radyonun düğmesini çevirir çevirmez güzel bir melodi duyulur.Atatürk: -Efendiler, der, bu radyo hepimize ders verdi.Her şey, ancak uzmanının elinde kıymet buluyor.İhtisasa hürmet […]Read More
” Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’‘ emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz. Mustafa Kemal Keçiöeren’de yakın adamlarıyla Ankara’da son gecesini geçirdi.Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu.Yanındakilere: –”Taarruz haberini alınca hesap ediniz.Onbeşinci gün İzmir’deyiz” demişti. İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: -”Bir gün gün yanılmışım!” dedi FALİH RIFKI ATAYRead More
Gazi, melekette yapılan işlerden söz eden bir zatın: –”Paşam, halk bütün bu iyi şeyleri sizin eserinizdir diyor” sözüne karşı: -Evet; halk bütün iyiliği benden bildiği gibi, bütün fenalıkları bana yüklüyor” buyurmuştur. ARIBURNU, AGE, S:313Read More
Atatürk, o’nun Napolyon, Yavuz, Fatih,Sezar, Washington gibi tarihinin meşhur adamlarına benzeten olursa kızardı. 1923’te Konya’da belediye reisi bir nutkunda bazı Fransızca kelimeler söylemiş, ”Fatih” yerine de ”Conquerant” demişti.Atatürk buna çok sinirlendi; ziyafetten sonra yanındakilere : -Kendimi zor tuttum! Deyince içlerinden biri sordu: -Kelimenin Frenkçe oluşuna mı kızdınız, yoksa manasına mı? -İkisine de… Ben fatih değilim, […]Read More