ADAM KAYIRMA

”Fuat Paşa (Cebesoy) bana, şöyle bir soru yöneltti: -Senin şimdi (Apotr) ların kimlerdir; bunu anlıyabilir miyiz? Ben, bu sorudan birşey anlıyamadığımı söyledim.Paşa, amacını açıkladı.O zaman, ben de, şu demeçte bulundum: -Benim, (Apotr) larım yoktur.Memleket ve millete kimler hizmet eder ve görev, yararlılık ve gücünü gösterir ise, (Apotr) onlardır!  ARIBURNU, AGE, S:202 Read More

MEVLANA BÜYÜK ADAMDIR.

Mevlevihane’de akşam yemeğine davetliyiniz.Yemekten sonra semaa gidildi.Binbir sanat eseriyle dolu mevlevihane’nin billur avizeli ışıkları altında gözde olmaktan çıkmış gibi görünen dervişler,ayin yerinin değirmi sahasında kollarını kanatlanmışlar gibi açıp, başları kollarından oumz küreklerine doğru düşük, çıplak ayakların sessiz çevikliğiyle hem mihveri, hem mahreki yapılan hareketler neticesi entarilerinin bel kayışından aşağı kısımlarını beyaz bir şemsiye gibi şişirerek […] Read More

KOMPLEKS

20 Haziran, 1933, Ankara erkek lisesi’nde: Büyük Mustafa Kemal, önce öğrenci ile öğretmenini karşı karşıya bırakmayı uygun görmüş ve sorunların o zamanki yöntemle öğretmenler tarafından sorulmasını istemişti.Şimdi güzel soru bulmak ve güzel soru çıkartmak ne güçtü.Nitekim coğrafyacı arkadaşlarımızdan birinin şu sorusunu derhal kesmiş ve değiştirmişti. Öğretmen öğrenciye şöyle sormuştu: -İtalya’nın meleketimiz hakkında istekleri nedir?Bize siyasetini […] Read More

ATATÜRK VE DİN ADAMLARI.

Milli Mücadelenin en buhranlı günleriydi.İstanbul ile Ankara arasında fetva kavgası tüm şiddetiyle devam ediyordu.Birinci Türkiye büyük Millet Meclisi, kendi bünyesi içindeki din adamlarından seçtiği irşad(Aydınlatma) heyetleri’ni Ata’nın köyüne-kendine göndermek ve gerçekleri vatandaşa anlatmakla. Milli eğitim bakanı Türk ocakları genel başkanı olan rahmetli Hamdullah Suphi Tanrıöver’di. Mustafa Kemal’e geldi. -Paşam… Bunlar çoğunlukla arapça konuşacaklar.halk ne anlayacak? […] Read More

HALK VE YÖNETİCİ

1923 Martı’nın 17.Cumartesi günü Mersin’e gidiyoruz.İstasyonda yaya olarak topluluk halinde ilerlerken, yolun ortasında, aynen Adana’ya giderken olduğu gibi, büyük bir levha taşıyan birkaç kız şef’in karşısına çıktı.Levhada şu cümle yazılı idi : ”Suriye hemşirenizi de kurtarınız.” İki gün evvel Adana’da Antalya ve İskenderun için yapılan levhalı gösteri, ,Antalyalı kızın o herkesi ağlatıp sızlatan hıçkırıklı söylevi […] Read More

MİLLİYETÇİLİĞİ

 Yıl 1920: Ankara Rafet (Bele) ve kurmay binbaşı Salih (Omurtak) ile beraber olmak üzere, Konya’dan gelen bütün heyet, akşam treni ile hareket ediyoruz.Öğleden sonra millet bahçesinde oturmakta olan Mustafa Kemal’e Allahaısmarladık demeye gittim; yanına oturttu ve görevimden çekilmemi iyi karşılamadığını, bu sıralarda Konya’da bulunmaklığımın faydalı olacağını, İsmet (İnönü), çevreyi tenıyıncaya kadar orada kalarak kendisine yardım […] Read More

TÜRKÜN DOSTU VAR MI?

28 Haziran 1933 Ankara erkek lisesi’nde Sınava giren çocuklardan biri sorulan bir soruya şöyle karşılık vermişti: -Fransa işle olan geleneksel dostluğumuz gereği.. Atatürk, derhal sözü keserek sormuştu: -Hangi geleneksel dostluk, bu nereden çıktı, kim söyledi bunu? O zaman coğrafya ayağa kalkarak ”Ben söyledim Paşam’‘ diye onun hiddetini azaltmaya çalışmıştı.Bana dönerek ve ”sen söyle tarih hocası” […] Read More

CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMA

Atatürk, Mudanya yolu ile Bursa’ya gidiyordu.Kalabalık bir halk kitlesi iskelede etrafını çevirmiş bulunmakta idi.Bir kadının, elinde bir kağıtla Atatürk’e yaklaştığı görüldü.Zayıf bir kadındı.Ata’nın yolunu keserek titrek bir sesle: ”Beni tanıdın mı oğul?” Dedi.. ”Ben sizin Selanik’te komşunuzdum.Bir oğlum var; devlet demir yollarına girmek istiyor.Siz onu alsınlar dediniz.Fakat müdür dinlemedi.Oğlumu işe almamış..Ne olur bir kerede siz […] Read More

MİLLET ADAMIYDI

Milli mücadelenin buhranlı günlerinde, Ankara civarında yaptığı bir gezintiden dönerken, yolda sarıklı bir hocaya rastgelmişti.Konuşurken, üstlerinden geçen uçağı göstererek sordu: –Hocam, bu uçak nasıl uçuyor? -Ne bileyim ben? …. Öğretmediler ki bize? -Peki, sen ne bilirsin? -Ne mi bilirim? Bu uçağı bin dersin binerim, oradan kendini aşağı at dersin atarım… İşte bunu bilirim ama bunuda […] Read More

BEN MUHAKKAK ERKANI HARP OLACAĞIM.

Üçüncü sınıf kalabalıktı.Bunlardan ancak, pek az bir kısmı harp akademisi’ne girebilecekti.Geri kalanlar tayin edildikleri kıtalara dağıtılacaktı. Mustafa Kemal, muhakkak kurmay subay olacağına inanıyordu.Bir gün; -Ya erkan-ı harp olamazsan, ne yaparsın_ Diye yarı ciddi, yarı şaka takılan sınıf arkadaşımız Arif’i derhal susturmuştu: -Seni bilmiyorum, fakat ben muhakkak, erkanı harp olacağım. Mustafa Kemal kurmay oldu.Arif, mümtaz yüzbaşı […] Read More