Bir gün meclis’te, halk partisi tüzüğü konuşulduğu zaman, hoca milletvekillerinden bir kürsüde ağır tenkidlerde bulunuyordu.Tenkidler hiç de hoşa gidecek şeyler değildi. Hoca bir aralık: -Bu ‘‘Asri” kelimesi ne demektir? Deyince, Mustafa Kemal, reislik makamında oturduğunu unutarak, yukarıdan hatibe doğru eğilerek: -Adam olmak demektir, hocam adam olmak… . Demişti. Doğrusu bütün inkılap programının özeti bu idi. […]Read More
Asker, politikacı Atatürk aynı zamanda iyi bir de baba idi.Çocuklarla yakından ilgilenirdi.Bilhassa askeri okulların talebeleri en çok ilgilendiği kişilerdi. 1929 yılının sonbaharında trenle İstanbul’dan Ankara’ya dönüyordu.Özel tren herkese istasyonunda kısa bir duruş yapmıştı…Birden Ata’nın gözü istasyın meydanında silah çatmış istirahat eden er kıyafetli gençlere ilişti.Ve bunları el işareti ile yanına çağırdı.Koşuştular, trenin bir adım yakınında […]Read More
Yıllar sonra bir ressam, Mustafa Kemal’e Sakarya savaşı’nı gösteren bir tablo hediye etti.Kendisi, ön planda yağız bir savaş hayvanına binmiş olarak görünüyordu.Ressam, tebrik beklerken, birderbire Mustafa Kemal’in ”Bu tabloyu kimseye göstermeyin” demsi üzerine şaşırıp kaldı.Kimse ne söyleyeceğini bilemiyordu.Mustafa Kemal açıkladı: -”Savaşa katılmış olan herkes bilir ki, hayvanlarımız bir deri, bir kemikten ibaretti, bizimde onlardan arta […]Read More
Düğün, O’nun varlığı ile son sınırına ulaşan bir neşe içinde geçmişti.Ata ayrılmak üzere ayağa kalkınca kendisini uğurlamak için halk iki sıra diziliverdi.Sevecen bakışları sağa sola yönelterek yavaş yavaş ilerlerken bir yerde durakladı, sonra durdu, elini yedi sekiz yaşlarında bir kız çocuğunun başına uzattı. Çocuğun arkasında yer alan ve anası ile babası olan çifte yavaşça seslendi. […]Read More
Az önce küme küme, birbirinden ayrı,birbirinden uzak birer alem yaşayan bahçe halkı ansızın ortak bir topluluk gibi aynı duygunun çevresinde birleşmiş oldu.Atatürk’ün gelişi onları öylesine büyülemiş, gönüllerini o denli kaynaştırmıştı.Onun toplayıcı gücü kendini burada da göstermiş. Oraya boğaziçi mehtabının tadını çıkarmaya gelenleri gözüne, o’ndan başka herşey artık görünmez olmuştu.Müzik susmuş, şimdi herkes okşayan bakışlarla o’na […]Read More
(Halide Edip Adıvar, orduya bir nefer olarak katılmayı istemiş.Bu isteği başkomutanlıkça kabuk olunmuş ve garp cephesine gaidip katılması emri gelmiş.Sakarya meydan savaşının arifesindeyiz.Mustafa Kemal Alagöz köyünde, cephenin yanı başında). …Bir zabit beni Mustafa Kemal Paşa’nın karargahına götürdü.Solda toprak yığınlarının altında birkaç evin ışığı yanıyordu.Bir tek karanlıktan geliyordu.O’da telefon servisini yapan bir askerin ”inler, katrancı, inler, […]Read More
Atatürk, o’nun Napolyon, Yavuz, Fatih,Sezar, Washington gibi tarihinin meşhur adamlarına benzeten olursa kızardı. 1923’te Konya’da belediye reisi bir nutkunda bazı Fransızca kelimeler söylemiş, ”Fatih” yerine de ”Conquerant” demişti.Atatürk buna çok sinirlendi; ziyafetten sonra yanındakilere : -Kendimi zor tuttum! Deyince içlerinden biri sordu: -Kelimenin Frenkçe oluşuna mı kızdınız, yoksa manasına mı? -İkisine de… Ben fatih değilim, […]Read More
” Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!’‘ emrinden ve büyük taarruz hazırlıklarından önceki günlerdeyiz. Mustafa Kemal Keçiöeren’de yakın adamlarıyla Ankara’da son gecesini geçirdi.Ayrıldığı zaman bir hayli yorgundu.Yanındakilere: –”Taarruz haberini alınca hesap ediniz.Onbeşinci gün İzmir’deyiz” demişti. İzmir’den dönüşünde karşılayıcılar arasında o gece beraber bulunduklarından bir ikisini görünce: -”Bir gün gün yanılmışım!” dedi FALİH RIFKI ATAYRead More
Bu ana; oğluna daha beşik çocuğu iken, vatan ve millet sevgisini telkin eden ninnilerden başlamış, o’nu her çapında aynı akidelerde büyütmüş, köyde, şehirde tahsile sevketmiş ilim ve irfan aşılamıştı.yetişen, mevkiini bulan halaskar oğlunu o, Mustafa Kemal yapmıştı. Anasını ziyaretlerinin her birinde Atatürk o’nun mübarek elini büyük bir sayg ı ile öperdi.Sonra anasının karşısında o büyük […]Read More