SENE 1938, ON KASIM… İSTANBUL ÜNİVERSİTE’SİNDE SAAT 9’U 5 GEÇENİN MEŞUM HABERİ DUYULMUŞ… BİR ALMAN PROFESÖR VAR, HUKUK FAKÜLTESİNDE, O DA DUYMUŞ, ŞAŞIRMIŞ. DERSE GİRSİN Mİ, GİRMESİN Mİ BİR TÜRLÜ KARAR VEREMİYOR. O SIRADA AKLINA REKTÖRE MÜRACAAT ETMEK GELİR. KALKAR, YANINA GİDER. ARALARINDA ŞU KONUŞMA GEÇER: -EFENDİM, MÜTEREDDİDİM. ACABA NE YAPSAM? -SİZDE BÖYLE BÜYÜK BİR […]Read More
Çalda cepheyi dolaşıyorduk.Hiç farkına varmadani düşmanla çarpışan avcılarımızlar, düşmana ateş saçan topçularımız arasına girmişiz. O sırada yanımıza geldiğinde boş bir atla bir süvari geldi.Ve Atatürk’e -Kumandan paşa bu atı gönderdi.Sizi topçu menzilinde bekliyor! Dedi.Atatürk askere : -Sen, dedi, bu atı ona götür, binsin de o buraya gelsin!.. Çok geçmeden 11 inci fırka kumandanı merhum Derviş […]Read More
Dil kurultayı toplanmak üzereydi.Kurultayı hazırlayanların ricası üzerine, Hüseyin Cahit de dil davasına dair fikirlerini, mütalaalarını yazmış göndermişti.Fakat bu fikirler aşırı kurultaycıların düşüncelerine uymuyordu.Hüseyin Cahit, öteden beri olduğu gibi Türkçe’yi sadeleştirmek ve konuşma diline yaklaştırmak gibi, özelleştirme zorlamalarına, hele konuşma dili kelimelerine dokunulmasına taraftar değildi. Hüseyin Cahit’in bu yazısını Atatürk’e de okuyan kurultaycılar zaten bir takım […]Read More
Atatürk’ün meşhur bir saat hikayesi vardır.Çanakkale’de, göğsünün sol üst cebindeki saate bir kurşun isabet etmişti..Bu fıkranın birkaç türlüsünü dinlemiştim.Fakat şimdi anlatacağım değişik şeklini, bir izci kafilesini Çanakkale harp sahasını gezmeye götürdüğümüz zaman bize klavuzluk eden bir jandarma yüzbaşısından ve tam olayın geçtiği ”Kemal yeri” nde dinledim: Askerlikte aranan en mühim sıfatlardan biri, ”çabuk karar verme […]Read More
Dumlupınar savaşı kazanılmıştır.Düşman askerleri geri çekilmektedir.Afyonkarahisar hatları çözülünce birkaç yunan esiri geceleyin Mustafa Kemal’in çadırına getirilmişti.Bunlardan biri zafer kazanmış kumandanın doğup büyümüş olduğu Selanik’ten gelmişti.Yüzü kendisine yabancı gelmemişti.Üniformasında hiç bir işaret yoktu.Mustafa Kemal’e sordu: -Binbaşımızınız? –Hayır. -Kaymakam mı? -Hayır. -Miralay mı? -Hayır -Ferik mi? -Hayır. -Peki nesiniz o halde? -Ben mareşal ve Türk orduları başkumandanıyırm. […]Read More
Atatürk, eline gelen bir işi bitirmeden rahat etmezdi.Zaruret mencut değilse, işi ileriye bırakmak adeti değildi.Bazen hiç durmadan okuduğu, 48 saat çalıştığıda olağandır. Buna dair bir anıyı Ata’nın genel sekreteri Hasan Rıza Soyak’ın ağzından dinleyelim: ”-Bir İstanbul seyehatinden Ankara’ya dönüyordum.Derhal köşke gittim.Hizmetçilere Atatürk’ün ne durumda olduğunu sordum.”İki gün iki gece, devamlı okuyor, birkaç defa banyo yaptı.Ve […]Read More
İstanbul’un işgal günleri; başta general Harrington olmak üzere bir kısım işgal kumandanları Pera Palas salonunun bir köşesinde otururlar.Mustafa Kemal nedense dikkatleri çeker.kim olduğunu soruştururlar.Mustafa Kemal denir.Onlar için mustafa Kemal Birinci Dünya Savaşının en ünlü şahsiyetlerinden biridir.Yabancı dillerde Çanakkale harplerinden bahseden ve daima Mustafa Kemal’in isminde düğümlenen kitaplar, yazılar, o zaman bile bir kitaplığı doldururdu. Kendisine […]Read More
Mustafa Kemal, Selanik’te bir akşam, sağlık müfettişi olan doktor Tevfik Rüştü Aras, Nuri conker,Salih Bozok beylerle birlikte Olimpiya birahanesinde oturmuş içerlerken devletin dış siyaseti söz konusu olmuş, bu arada da Mustafa Kemal ve acı eleştiriler yaptıktan sonra, işi şakaya dökmüş ve Tevfik Rüştü Beyi göstererek: -Bu yanlış siyaseti bir gün doktor vasıtası ile düzelttireceğim!.. demiş. […]Read More
Mustafa Kemal Paşa Sivas’ta Heyet-i Temsiliye(temsilciler kurulu) karargahında, Samsun’a gidişini Kılıç Ali’ye şöyle anlatmıştır.(Ekim 1919): ”-Ben tasarladığım programımı Şişli’deki evimin bir köşesinde oturarak ve birtakım pestenkerani anasırla görüşerek tatbik edebiledeğime kani olmadığım içindir ki doğrudan doğruya milletle temasa gelmek istedim.Cevherini çok alabildiğim ve çok sevdiğim milletimizin içinde ve onunla birlikte hereket etmeyi daha faydalı, hatta […]Read More
Serbest fırka zamanıydı.Genel sekreter Hasan Rıza, olan biten olaylar hakkında memleketin muhtelif yerlerinden gelen telgrafları Atatürk’e sunduğu zaman Atatürk bu telgrafların bildirdiği haberlerden canları çok sıkılmıştı.Bu münasebetle Atatürk ile Hasan Rıza arasında geçen konuşma çok dikkate değer.Atatürk: ”-Fethi Bey bu işi yapamadı.Meseleyi hemen ayak takımlarına aktardı.Mamafih olan olmuştur.Biz şimdi işimize bakalım.” Hasan Rıza,bu nedenle baazı […]Read More