Serbest fırka zamanıydı.Genel sekreter Hasan Rıza, olan biten olaylar hakkında memleketin muhtelif yerlerinden gelen telgrafları Atatürk’e sunduğu zaman Atatürk bu telgrafların bildirdiği haberlerden canları çok sıkılmıştı.Bu münasebetle Atatürk ile Hasan Rıza arasında geçen konuşma çok dikkate değer.Atatürk: ”-Fethi Bey bu işi yapamadı.Meseleyi hemen ayak takımlarına aktardı.Mamafih olan olmuştur.Biz şimdi işimize bakalım.” Hasan Rıza,bu nedenle baazı […]Read More
Tarihimiz sayısız savaşlarla doludur.Biz bu savaşlardan başkaldırıp ne memleketi imar edebilmişiz, ne de kendimiz revuşmuşuzdur.Bunun sebebi, bizim suçumuzda olduğu kadar düşmanlarımızdadır da.Çünkü başta moskoflar olmak üzere düşmanlarımız hep şöyle üdşünürlerdi: -Türklere rahat vermemeli ki, başka sahalarda ilerleyemesinler… Bunun için de sık sık başımıza belalar çıkarırlar, savaşlar açarlar, balkan milletlerini istiklal diye kışkırtırlardı. Biz böyle durmadan […]Read More
Sene 1938, On Kasım… İstanbul üniversitesinde saat 9’u 5 geçenin meşum haberi duyulmuş… Bir Alman profesör var, hukuk fakülsesinde, o da duymuş şaşırmış.Derse dirsin mi, girmesin mi bir türlü karar verememiş.O sırada aklına rektöre müracaat etmek geli.Kalkar, yanına gier.Aralarında şı konuşma geçer: -Efendim, mütereddidim.Acaba ne yapsam? -Sizde böyle büyük bir adam ölünce ne yaparlarsa, onu […]Read More
Afgan savunma bakanı Gazi Mahmut Han, Ankara’ya gelmişti,Şerefine bir geçit yapıldı.Türk askerinin göz ve gönül dolduran varlığı, dost memleket kumandanını pek mütehassis etmişti: ”-Bu vatanı istila edecek düşman yoktur!..” dedi. Atatürk şu cevabı verdi: ”- Vardır… Çünkü bir memleketi, sadece ordu korumaz.Bir memleket topraklarının altında ve üstünde insan elinin yapacağı bir şey kalmışsa, o memleket […]Read More
Mustafa Kemal Paşa, Erzurum ve Sivas kongrelerine katılan arkadaşlarıyla birlikte ciddi para sıkıntısındaydı.Erzurum’dan Sivas’a intikal sırasında, yoldaki durumlarını Mazhar Müfit şöyle anlatır. ”Önümüzde ve Paşa’nın üstün iradesi ve dahi ışığı altında yeni ve engin bir savaş ufku açılmıştı.Erzurum’dan sonra yeni bir irade, yeni bir madde ve mana hamlesi ile büyük vatan savaşına atılacak, Erzurum’da kurulan […]Read More
Çanakkale’de çok kritik bir durumda, hücum eden düşmanı mutlaka durdurmak lazım gelince, elinde o anda başka hazır kuvveti bulunmadığı için, süvarileri feda etmekten başka çare kalmadığını gördü: Kumandanları Esat Beyi çağırdı.Emrini verdi.Esat Bey’de: –Başüstüne!.. deyince Mustafa Kemal, galiba kavrayamadı, düşüncesi ile sordu: -Ne demek istediğimi anladınız mı? -Evet efendim, ölmekliğimizi emrettiniz? Aradan seneler geçti Esat […]Read More
Atatürk, Osmanlı padişahları arasında Yıldrım Beyazid, Fatih, Yavuz, IV. Murat’ı beğenirdi.Sadrazamlar arasında da Alemdar Mustafa Paşa’ya kızardı. -Biraz kültürü olsaydı Cumhuriyeti ilan ederdi !.. derdi. -Büyük Reşit Paşa’nın kültürü, Alemdar Mustafa Paşa’nın kültürü birleşebilseydi, ben tarihe başka bir görevle girerdim, demişti. NÜKTE VE FIKRALARLA ATATÜRK SH 321-322 Read More
Atatürk’e hakaretten sanık bir köylü hakkında takibat yapılıyordu.Durumu Ata’ya arz ettiler: -Mahkemeye veriyoruz, dediler, size küfür etmiş. Ata sordu: -Ben ne yapmışım ona? Evrakı tetkik edenler açıkladılar: -Gazete kağıdı ile sardığı sigarayı yakarken kağıt tutuşmuş da ondan. Atatürk’e bunu söyleyen bir milletvekilidir.Ata sormuş: -Siz hiç gazete kağıdı ile sigara içtiniz mi?. . –Hayır… -Ben Trablustayken […]Read More
Konya isyanını müteakip Koya’ya gelen Atatürk sinirli ve üznügdü.Şehrin ileri gelenleriyle belediye salonunda konuşurken elindeki yanar sigarayı bir aralık iki parmağı arasına almış ve ateşi parmakları arasında ezerek söndürmüş ve şöyle demişti: –Ateş nerede çıkarsa çıksın, iki parmağımın arasında böyle ezeceğim!… NÜKTE VE FIKRALARLA ATATÜRK SH 41 Read More
Bir tatih’te Eskişehir’i ziyaretinde; yakın köylerde gezinti yaparken, asırlık çınarların gölgesine sığınmış bir köy kahvesi önünde otomobili durdurdu.Salih Bozok’a; -Bu çınarları hatırlıyorum… dedi; zaferden sonra birgün yolum düşmüştü!… Eski hatıraları bir an tekrar yaşatmak için; arabadan inip, büyük bir tevazuyla köy kahvesinin harap iskemlesine oturdu. Biraz sonra kahveci ona, köyünün yegane ikramı olan ayranı temiz […]Read More